Doğal Afetler ve Öğrenci Psikolojisi

Doğal Afetler ve Öğrenci Psikolojisi
Doğal afetler; deprem, sel, yangın, çığ, fırtına ve heyelan gibi insan kontrolü dışında gerçekleşen, ani ve yıkıcı olaylardır. Bu olaylar yalnızca fiziksel zararlarla sınırlı kalmaz; bireylerin psikolojik durumları üzerinde de derin etkiler bırakır. Özellikle öğrenciler gibi gelişim çağında olan bireyler, yaşanan bu tür olaylardan daha yoğun bir şekilde etkilenebilir. Bu makalede, doğal afetlerin öğrenci psikolojisine etkileri, bu etkilerle nasıl başa çıkılabileceği ve ailelerin, öğretmenlerin ve toplumun bu süreçteki rolü ele alınacaktır.
Doğal Afetlerin Psikolojik Etkileri
Travma ve Kaygı
Doğal afetler, ani bir şekilde meydana geldikleri için kişilerde travmatik etkiler yaratabilir. Öğrenciler, afet sırasında yaşadıkları korku, çaresizlik ve belirsizlik nedeniyle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşayabilirler. Bu durum, uykusuzluk, kabuslar, yeniden yaşama hissi, konsantrasyon güçlüğü ve huzursuzluk gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Güvensizlik Hissi
Evlerinin, okullarının ya da yaşadıkları çevrenin zarar görmesi, öğrencilerde temel güven duygusunu sarsar. Artık kendilerini güvende hissetmeyebilir, bir başka afetin tekrar olabileceği korkusunu sürekli taşıyabilirler.
Akademik Başarıda Düşüş
Afet sonrası öğrencilerin dikkatini derse vermesi, öğrenme süreçlerine odaklanması zorlaşabilir. Bu durum, akademik başarılarında gözle görülür bir düşüşe neden olabilir. Ayrıca öğrenciler sınav kaygısı, motivasyon eksikliği ve okuldan kopma gibi sorunlar da yaşayabilir.
Yaş Grubuna Göre Etkiler
İlkokul Çağındaki Öğrenciler
Küçük yaştaki çocuklar genellikle duygularını sözel olarak ifade edemedikleri için davranış değişiklikleriyle kendilerini anlatırlar. Alt ıslatma, parmak emme, anne-babaya aşırı düşkünlük, sessizleşme veya öfke nöbetleri görülebilir.
Ortaokul ve Lise Öğrencileri
Ergenlik döneminde olan öğrencilerde ise kimlik gelişimi ve bağımsızlık arayışı, afetin getirdiği zorluklarla çatışabilir. Bu dönemde kaygı bozuklukları, depresyon belirtileri, sosyal çekilme ya da riskli davranışlar artabilir. Ayrıca bu yaş grubu, afet sonrası medya ve sosyal medyadaki olumsuz haberlerden fazlasıyla etkilenebilir.
Öğrencilere Destek Olmanın Yolları
Ailelerin Rolü
Aileler, çocuklarının duygularını ifade etmelerine fırsat tanımalı ve onları dikkatle dinlemelidir. "Korkma, bir şey olmaz" gibi cümleler yerine, "Korkmuş olman çok normal, ben de korktum" gibi empatik ifadeler kullanmak, öğrencinin duygularını normalize eder ve yalnız hissetmesini önler.
Evde rutinlerin sürdürülmesi, çocuğa güven hissi verir. Örneğin, aynı saatte yemek yemek, uyumak veya ders çalışmak gibi alışkanlıkların korunması öğrencinin psikolojik dayanıklılığını artırır.
Öğretmenlerin Rolü
Okul ortamı, öğrencilerin normale dönmesine yardımcı olan en önemli yerlerden biridir. Öğretmenler; öğrencilere açık, anlayışlı ve destekleyici bir iletişim sunmalı, onların duygularını ifade etmelerine alan tanımalıdır.
Ayrıca öğretmenler, sınıf içinde yapılabilecek grup çalışmaları, resim, müzik ve drama etkinlikleri ile öğrencilerin yaşadıkları duyguları dışa vurmalarına yardımcı olabilirler. Psikolojik ilk yardım uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmaları da bu süreci daha sağlıklı yönetmelerini sağlar.
Rehberlik Servislerinin Önemi
Okullarda görev yapan rehber öğretmenler, afet sonrası öğrencilerin psikolojik değerlendirmelerini yaparak bireysel ya da grup görüşmeleriyle destek sağlayabilir. Travma belirtileri gösteren öğrenciler belirlenerek, gerekiyorsa bir uzmana yönlendirilebilir.
Zihni Afetlerden Uzaklaştırmak: Farkındalık (Mindfulness) Teknikleri
Doğal afetlerin ardından zihnimiz sık sık “ya tekrar olursa?” düşüncesine takılı kalabilir. Bu tür düşünceler, öğrencilerde sürekli bir kaygı hali yaratabilir. Oysa zihin geçmişte olanlara ya da gelecekte olabilecek felaketlere değil, şu anın gerçekliğine odaklandığında huzur bulabilir. İşte bu noktada “farkındalık” ya da bilinen adıyla mindfulness, öğrencilerin zihinlerini sakinleştirmeleri ve anın içinde kalabilmeleri için etkili bir yöntem sunar.
1. 5-4-3-2-1 Tekniği: Beş Duyuyla Anda Kalma
Zihniniz bir felaket anına dönüp tekrar tekrar aynı korkuları yaşadığında, bu egzersiz sizi şu ana döndürür:
-
5 şey gör (etrafına bak, gördüğün 5 şeyi fark et)
-
4 şey hisset (vücuduna temas eden 4 şeyi hisset: sandalye, giysiler, zemin vs.)
-
3 ses duy (duyabildiğin 3 sesi fark et)
-
2 şey kokla (yakınında varsa iki kokuyu fark et)
-
1 şey tat (bir yudum su iç ya da dudaklarını ısırarak tadı fark et)
Bu egzersizle zihnin geçmişten çıkar, şimdiye odaklanır.
2. Nefes Takibi
Basit ama etkili bir tekniktir. Gözlerini kapat, derin bir nefes al ve burnundan yavaşça ver. İçinden şu cümleyi tekrar et:
“Nefes alıyorum, buradayım. Nefes veriyorum, güvendeyim.”
Bu alıştırmayı günde sadece 2 dakika yapmak bile bedenini ve zihnini sakinleştirir.
3. Duygu Günlüğü Tutma
Afet sonrası bastırılmış duygular içte büyüyebilir. Her gün kendine 5 dakika ayır ve şu sorulara yazılı olarak yanıt ver:
-
Bugün kendimi nasıl hissediyorum?
-
En çok neyin içinde kalıyorum?
-
Bugün beni en çok ne rahatlattı?
Bu yazılar kimseyle paylaşılmak zorunda değil. Sadece duygularına saygı duyduğunu göstermek için bir alan açar.
4. Görselleştirme (Hayal Gücü ile Güvenli Alan)
Gözlerini kapat ve zihninde seni güvende hissettiren bir yer hayal et. Bu bir kütüphane, deniz kenarı, dağ evi veya çocukluğundaki bir oyun alanı olabilir. O yerin detaylarını düşün: Renkleri, sesleri, kokuları…
Zihnin ne zaman korkuyla dolarsa, bu hayali güvenli alanına dön.
Afetlere Hazırlıklı Olmak Psikolojiyi Güçlendirir
Afetlerden önce alınan önlemler ve yapılan hazırlıklar, afet anında yaşanacak paniği azaltır. Okullarda yapılacak afet tatbikatları, öğrencilere ne yapacaklarını bilme hissi vererek, afet anındaki kaygıyı azaltabilir. Ayrıca afetle ilgili doğru ve yaşa uygun bilgilendirme yapılması, öğrencilerin yanlış inançlar geliştirmesini engeller.
Doğal afetler, yalnızca fiziksel değil aynı zamanda psikolojik etkileri olan ciddi olaylardır. Özellikle öğrenciler gibi gelişim çağındaki bireyler, bu tür durumlara daha hassas bir şekilde tepki verebilir. Ailelerin, öğretmenlerin ve toplumun birlikte hareket ederek oluşturacağı güvenli ve destekleyici ortamlar, öğrencilerin yaşadıkları bu zorlu süreçleri daha sağlıklı atlatmalarını sağlar.
Unutulmamalıdır ki; doğal afetlerin yıkıcı etkileri kadar, bu etkilerle başa çıkma becerileri de öğrenilebilen ve geliştirilebilen yeteneklerdir. Öğrencilere bu becerileri kazandırmak, onların hem akademik hem de duygusal olarak güçlü bireyler olmalarını destekleyecektir.